- Katılım
- Ocak 22, 2025
- Mesajlar
- 280,881
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 36
Değil mi? Türkiye'de hangi sektöre el atsanız karşınıza çıkacak tablo budur. Besim hoca, şu sosyolog profesör olan, bir fedakârlık yapıp bize SOS101 dersi verse, ne güzel olur ya, bakın bu anomidir diyecek. Yani değerler karmaşası, bozulma, tek tek insanların uyabileceği toplumsal standartların olmayışı. Alalım köpek meselesini. Bir toplum düşünün. Kapı gibi Hayvanları Koruma Kanunu çıkarmış. Diyor ki hayvanlar iyi ve uygun muamele görecek, zinhar zulüm ve ıstırap çekmeyecekler. Ölürüm Türkiyem, medeniyetini yesinler. Zaten Osmanlılar da kuşevleri yapmıştı. İşte cesaret, işte fazilet, işte saadet pardon yeniden refah, yok olmadı, işte feraset!
Ama bakıyorsun çocuklar kuduzdan ölmüş. Köpeklerin kovaladığı, ısırdığı bir yığın insan. Diğer yandan da elde kürek köpek öldürenler, daha da fenası anmayayım burada. Buna ne diyeceğiz? Bu işte ne cesaret var ne fazilet. Olan şey her gün bastığımız köpek boku, köpeklerle yavrum, çocuğum, oğluşum diye konuşan sıyırmış kadınlar. Cumhuriyet kadınlarımız. Besim hoca ne oldu bize?
Kanun her zaman toplumsal standart anlamına gelmez. Kanunda küfretmek suç ve cezayı mucip; gıyapta işlenirse üç kişinin ihtilatı gerekiyor. Ama Fenerbahçe stadında 50 bin kişi bir ağızdan küfrediyor AAG diye, bir şey olmuyor. Çünkü standart yok. İnsanlar stadyumlarda edilen küfürleri işlerine geldiğinde standarda uygun/aykırı görür. İşlerine geldiğinde çocuklar/köpekler candır. İşlerine geldiğinde Filistin/Doğu Türkistan Türkiye'nin meselesidir/değildir. İşlerine geldiğinde ormanın kralı ayıdır/aslandır/yılandır.
Ama hiç kimse tilkinin kültürel iktidar olduğunu söylemiyor. Tilki hariç. Ha bir de tavuklar. Tavuk soydaşlarının başına geleni bildiği için öyle bezginleşmiş, öyle korkaklaşmış ki, güvenemediği her hayvanı, hatta havyan değil karaltıyı tilki zannediyor ve daha da fenası tilkiyi aslan zannediyor. Oysa tilkinin yabancı fon borusuna bağlı bir musluk olduğunu, fon pompalamayı bıraktığında musluğun da tısladığını tavuk olmayan bizler, Besim hocanın antropolojik kültür sahabısı dediği taşralı sağcılar, yani az biraz da olsa insanlar, insancık diyelim, biliyoruz. Biliyoruz ki başka ormanın aslanının hık deyicisi bu bizim tilki kurnazı. Amerikan aslanı demokrasi diyor, bizim tilki demokrasi diyor. Alman aslanı dinî etnik azınlıklar diyor, bizim tilki dinî etnik öbürü neydi ha azınlıklar diyor. Fransız aslanı crimes passionel diyor, tabii tilki kötü çevirmen olduğu için töre cinayeti diye uyduruyor ama olsun dizisini de çektiler gideri var. Les violences sur les femmes'ı iyi çevirmiş ama tilkinin de hakkını yemeyelim şimdi: Kadına karşı şiddet. Aslında motamot çevirsen 'kadınlara karşı şiddetler' demen gerekir ama Türkçenin özelliği o da. Lar ler demen gerekmiyor her defasında. İşaret zamirinden bol bir şey yok bizde çünkü. O şu bu kadın denmiyorsa tüm kadınlara gider kadın ifadesi.
İşte bildung sahibi bir çevirmen olduğu için başkasının aslanının kükremelerini Türkçeye kazandıran tilki kültürel iktidar sahabısı gibi görünüyor tavuklara ve tilkinin kendine. Besim hoca konuyu dağıttığımı söylüyor. Toplayalım o zaman.
Bir, ormanda kanun kalmadı, anomi var dedik. Yani ahlaki karmaşa, neyin doğru neyin yanlış olduğuna ilişkin topluma mensup bireyleri yönlendirebilecek ortak bir standardın yokluğu mevzuubahis. İnsan köpekten değerlidir desen şamarı yiyeceksin. Köpek insandan değerlidir de diyemezsin. Eşit. Her şey birbirine eşit olunca da kural kalmıyor. Toplumsal eylemi çarpıtan, değerleri karmaştıran bu kuralsızlık, bu her şeyin öbürüyle eşit olması durumu. İsrail çocukları öldürüyor ama Hamas. Gibi.
İki, anominin olduğu yerde kültürel iktidardan söz etmek mümkün olmaz. 20 sene önce bunu yazdım, başka bir şey değildi. Türkiye'de solun hegemonya bakımından tek işlevi sağın kültürel üretiminin basamaklanıp yüksek kültüre, dolayısıyla kültürel iktidara ve sosyal eyleme dönüşmesine engel olmak, parazit yapmak. Saza elektrik takıp hızlandırılmış bozlak söylüyorsun, piyasa altı çalıştığın halde yıllar içinde yıkıp geçiyor. Tilki peh bu da sanat mı, hani senfoni diyor? Olm n'alakası var, o da sanat bu da sanat dersen, seni Besim hocaya şikâyet edecek. Besim hoca da diyecek ki Harvard, bildung, antropolojik kültür. Bu yüzden de Alman folkloristlerinin çalışmalarına benzer Rafinesse geliştirmeleri yapılamayacak ve elektro saz elektro şok etkisi yapmaya devam edecek. Erik dalı gevrektir.
Gerçi Rafinesse mi Eleganz mı kararsız kaldım bir an. Eleganz daha sofistike ama Rafinesse daha doğru kelime. Çünkü bir kurnazlık da var Rafinesse'te. Derviş şiirlerinden kantata yapmak tam bir Rafinesse örneği. Müthiş bir incelik, gelişmişlik ve inanılmaz bir kurnazlık. Çünkü kültürel hiçbir hadise yok ki piyasalaşmamış olsun. Carlf Orff çakalın biri sizin anlayacağınız. Malzeme Ortaçağdan, teknik 19. yüzyıldan, performans 20. yüzyıl burjuvazisinin zevkine bire bir uygun. Tilki kurnazlığı demem ben buna.
Bizim tilkilerde bu yok. Rafinesse kurnazlığı değil bizimkilerinki. Bir şey diyeceğim, Besim hoca bozulacak ama gerçek, ne yapayım. Köylü kurnazı bizim tilki. Yoksa Raymond Williams'ın kültür kavramını Türkçeye çevirip unvan kovalamazdı. Tavuklar da onu aslan sanmazdı böylece.
Ama bakıyorsun çocuklar kuduzdan ölmüş. Köpeklerin kovaladığı, ısırdığı bir yığın insan. Diğer yandan da elde kürek köpek öldürenler, daha da fenası anmayayım burada. Buna ne diyeceğiz? Bu işte ne cesaret var ne fazilet. Olan şey her gün bastığımız köpek boku, köpeklerle yavrum, çocuğum, oğluşum diye konuşan sıyırmış kadınlar. Cumhuriyet kadınlarımız. Besim hoca ne oldu bize?
Kanun her zaman toplumsal standart anlamına gelmez. Kanunda küfretmek suç ve cezayı mucip; gıyapta işlenirse üç kişinin ihtilatı gerekiyor. Ama Fenerbahçe stadında 50 bin kişi bir ağızdan küfrediyor AAG diye, bir şey olmuyor. Çünkü standart yok. İnsanlar stadyumlarda edilen küfürleri işlerine geldiğinde standarda uygun/aykırı görür. İşlerine geldiğinde çocuklar/köpekler candır. İşlerine geldiğinde Filistin/Doğu Türkistan Türkiye'nin meselesidir/değildir. İşlerine geldiğinde ormanın kralı ayıdır/aslandır/yılandır.
Ama hiç kimse tilkinin kültürel iktidar olduğunu söylemiyor. Tilki hariç. Ha bir de tavuklar. Tavuk soydaşlarının başına geleni bildiği için öyle bezginleşmiş, öyle korkaklaşmış ki, güvenemediği her hayvanı, hatta havyan değil karaltıyı tilki zannediyor ve daha da fenası tilkiyi aslan zannediyor. Oysa tilkinin yabancı fon borusuna bağlı bir musluk olduğunu, fon pompalamayı bıraktığında musluğun da tısladığını tavuk olmayan bizler, Besim hocanın antropolojik kültür sahabısı dediği taşralı sağcılar, yani az biraz da olsa insanlar, insancık diyelim, biliyoruz. Biliyoruz ki başka ormanın aslanının hık deyicisi bu bizim tilki kurnazı. Amerikan aslanı demokrasi diyor, bizim tilki demokrasi diyor. Alman aslanı dinî etnik azınlıklar diyor, bizim tilki dinî etnik öbürü neydi ha azınlıklar diyor. Fransız aslanı crimes passionel diyor, tabii tilki kötü çevirmen olduğu için töre cinayeti diye uyduruyor ama olsun dizisini de çektiler gideri var. Les violences sur les femmes'ı iyi çevirmiş ama tilkinin de hakkını yemeyelim şimdi: Kadına karşı şiddet. Aslında motamot çevirsen 'kadınlara karşı şiddetler' demen gerekir ama Türkçenin özelliği o da. Lar ler demen gerekmiyor her defasında. İşaret zamirinden bol bir şey yok bizde çünkü. O şu bu kadın denmiyorsa tüm kadınlara gider kadın ifadesi.
İşte bildung sahibi bir çevirmen olduğu için başkasının aslanının kükremelerini Türkçeye kazandıran tilki kültürel iktidar sahabısı gibi görünüyor tavuklara ve tilkinin kendine. Besim hoca konuyu dağıttığımı söylüyor. Toplayalım o zaman.
Bir, ormanda kanun kalmadı, anomi var dedik. Yani ahlaki karmaşa, neyin doğru neyin yanlış olduğuna ilişkin topluma mensup bireyleri yönlendirebilecek ortak bir standardın yokluğu mevzuubahis. İnsan köpekten değerlidir desen şamarı yiyeceksin. Köpek insandan değerlidir de diyemezsin. Eşit. Her şey birbirine eşit olunca da kural kalmıyor. Toplumsal eylemi çarpıtan, değerleri karmaştıran bu kuralsızlık, bu her şeyin öbürüyle eşit olması durumu. İsrail çocukları öldürüyor ama Hamas. Gibi.
İki, anominin olduğu yerde kültürel iktidardan söz etmek mümkün olmaz. 20 sene önce bunu yazdım, başka bir şey değildi. Türkiye'de solun hegemonya bakımından tek işlevi sağın kültürel üretiminin basamaklanıp yüksek kültüre, dolayısıyla kültürel iktidara ve sosyal eyleme dönüşmesine engel olmak, parazit yapmak. Saza elektrik takıp hızlandırılmış bozlak söylüyorsun, piyasa altı çalıştığın halde yıllar içinde yıkıp geçiyor. Tilki peh bu da sanat mı, hani senfoni diyor? Olm n'alakası var, o da sanat bu da sanat dersen, seni Besim hocaya şikâyet edecek. Besim hoca da diyecek ki Harvard, bildung, antropolojik kültür. Bu yüzden de Alman folkloristlerinin çalışmalarına benzer Rafinesse geliştirmeleri yapılamayacak ve elektro saz elektro şok etkisi yapmaya devam edecek. Erik dalı gevrektir.
Gerçi Rafinesse mi Eleganz mı kararsız kaldım bir an. Eleganz daha sofistike ama Rafinesse daha doğru kelime. Çünkü bir kurnazlık da var Rafinesse'te. Derviş şiirlerinden kantata yapmak tam bir Rafinesse örneği. Müthiş bir incelik, gelişmişlik ve inanılmaz bir kurnazlık. Çünkü kültürel hiçbir hadise yok ki piyasalaşmamış olsun. Carlf Orff çakalın biri sizin anlayacağınız. Malzeme Ortaçağdan, teknik 19. yüzyıldan, performans 20. yüzyıl burjuvazisinin zevkine bire bir uygun. Tilki kurnazlığı demem ben buna.
Bizim tilkilerde bu yok. Rafinesse kurnazlığı değil bizimkilerinki. Bir şey diyeceğim, Besim hoca bozulacak ama gerçek, ne yapayım. Köylü kurnazı bizim tilki. Yoksa Raymond Williams'ın kültür kavramını Türkçeye çevirip unvan kovalamazdı. Tavuklar da onu aslan sanmazdı böylece.