Betnano Giriş, Betnano Güncel, Betnano Güncel Adresi, Betnano Giriş Adresi, Betnano Girişi, Betnano Güncel Sitesi, Betnano Güncel Linki, Betnano Yeni Adresi, Betnano Giriş Linki, Betnano Resmi Sitesi, Betnano Yeni Giriş, Betnano Kesintisiz Giriş, Betnano 2025 Güncel Adresi, Betnano Hızlı Giriş, Betnano Online Giriş, Betnano Mobil Giriş, Betnano Sorunsuz Giriş, Betnano Güncel Web Sitesi, Betnano En Son Adresi, Betnano Kayıt Ol, Betnano Üye Girişi

Trump’ın ikinci dönemi Körfez için ne mânâya geliyor?

Betnano

Administrator
Yönetici
Katılım
Ocak 22, 2025
Mesajlar
236,316
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Körfez ülkelerinin borsaları, ABD'de 5 Kasım Salı günü yapılan başkanlık seçimlerinin Trump'ın zaferiyle sonuçlanmasıyla yükseldi. Bu durum bölgede ikinci Trump döneminin olumlu algılandığına dair bir fikir vermiş oldu.

Körfez piyasaları ikinci Trump başkanlığını 'pozitif' karşılarken, Körfez ülkelerinin liderleri de başkanlığı netleştikten hemen sonra Trump'ı kutlamakta gecikmedi.

Özellikle Suudi Arabistan ve BAE liderleri, Trump'ın ilk döneminde ABD ile yakın ilişkiler geliştirdi, bu nedenle söz konusu ülkelerin Trump'ın seçim zaferi konusunda daha iyimserler. Öte yandan Körfez genelinde Trump'ın bölgeye barış getirebileceğine yönelik umuda karşın belirsizlik ve endişe de hâkim.

Trump ilk döneminde başkan seçildikten sonra ilk resmi yurt dışı seyahatini Riyad'a yapmıştı. Trump ayrıca Suudi Veliaht Prens MbS ile de gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın vahşice öldürülmesinden sorumlu tutulmasına rağmen yakın bir ilişki kurdu.

Körfez ülkelerinin Trump'ın dış politikaya yönelik 'al ver' şeklinde özetlenebilecek oldukça şahsî yaklaşımını, kendilerinin siyaset ve iş yapma biçimine olan benzerliği nedeniyle çok daha tercih edilebilir bulduğu söylenebilir. Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerindeki üst düzey isimlerin Trump ve yakın çevresiyle önceki dört yılda kurduğu yakın ilişki, ikinci Trump yönetimiyle anlaşma konusunda şüphesiz önemli bir fırsat sunuyor.

Bununla birlikte Trump'ın öngörülemezliği ve politikalarının Orta Doğu'da daha fazla istikrarsızlığa yol açıp açmayacağı konusunda endişe de yok değil. İlk döneme göre bölgede şartlar oldukça değişmiş vaziyette ve şu aşamada Trump'ın bu yeni dengelere nasıl uyum sağlayacağı belirsizliğini koruyor.

- İran​


Körfez ülkelerini yakından ilgilendiren en önemli başlıkların başında şüphesiz İran geliyor.

Suudi Arabistan ve BAE'nin Katar'a yönelik ablukayı desteklemesi, İran nükleer anlaşmasından çekilmesi ve Tahran'a "azami baskı" uygulaması için ABD'de lobi yaparak Trump'ı etkilemeye çalıştığı ilk dönemdeki durumun aksine, Körfez ülkeleri son birkaç yıldır diplomasi, diyalog ve işbirliği yoluyla İran'la farklılıklarını gidermeye çalışarak yeni bir sayfa açtı. Bu, Körfez içindeki gerginliğin azalması ve İran'la soğuk ve mesafeli de olsa daha normal bir ilişki kurulması ile sonuçlandı.

Şayet Trump yeni dönemde de petrol ihracatını engellemek için İran'a "azami baskı 2.0" politikası uygularsa, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri bunun kendi çıkarlarını nasıl etkileyeceği konusunda o kadar da emin olmayabilir.

Trump'ın 2018'de Ortak Kapsamlı Eylem Planı'ndan (JCPOA) çekilmesi sonrası İran'ın misillemesinin yükünü büyük ölçüde onlar çekti ve Körfez ülkeleri, ABD-İsrail ittifakı ile İran arasındaki çapraz ateşe yakalanmak istemiyor.

Trump'ın Körfez ülkelerine İran karşıtı saldırgan dış politika gündemine uyum sağlamaları yönünde baskı yapıp yapmayacağı, Körfez ülkelerinin böyle bir baskıya direnmek için ne gibi seçeneklere sahip olacağı belirsizliğini koruyor.

- israil konusundaki farklılıklar​


resized_3ef70-ce381fdciran.jpg


Aradan geçen yılların ve bölgede yaşanan değişimlerin ardından Trump'ın Katar'ı izole etmesi veya İran'a baskıyı yoğunlaştırması için lobi yapmaktan ziyade Riyad ve Abu Dabi muhtemelen Washington yönetimini israili bir şekilde dizginlemek ve Hamas, Hizbullah ve İran'la savaşına bir son vermek için adım atmaya ikna etmek için çalışacaktır.

Trump şayet ilk döneminde imza attığı ve Orta Doğu'da tarihi başarı olarak pazarlanan israille normalleşme anlaşmalarını (İbrahim Anlaşmaları) yeni ülkelerle sürdürmeyi umuyorsa Gazze ve Lübnan'da kalıcı ateşkesin sağlanması şart. O durumda bile Suudi Arabistan'ın Filistin devleti konusunda taviz vermeden israille normalleşmeyi kabul etmesi, 7 Ekim sonrası hava gözönüne alındığında pek kolay görünmüyor.

Gazze'de yaşanan katliam ve savaşın Lübnan'a sıçraması sonrası Arap ülkelerinin, Washington ile ekonomik ve savunma bağlarını güçlendirmek isteseler de israille normalleşme kampına katılmayı yeniden ciddi olarak düşünmesi daha uzun zaman alabilir.

- Yemen​


Yemen'deki durum da Körfez ülkelerinin Trump'ın ikinci dönemini nasıl değerlendirdiği üzerinde büyük bir etkiye sahip konulardan biri. Trump 2021'in başlarında Beyaz Saray'dan ayrıldığında, Suudi Arabistan'ın Yemen'deki Husilere karşı savaşı hâlâ devam ediyordu ve Trump yönetimi, Riyad ve diğer Arap başkentlerine büyük miktarda silah satışını, Orta Doğu politikasının temel bir ayağı haline getirmişti. Ancak Nisan 2022'den bu yana Suudi Arabistan ile Husilerin resmi adı olan Ensarullah arasında bir ateşkes var. Suud başta olmak üzere Körfez ülkelerinin çoğunun, Husilerin ticârî gemilere yönelik saldırılarına karşı koymak için ABD ve İngiltere liderliğinde oluşturulan deniz operasyonuna katılmayı reddettiğini hatırlatalım.

resized_6777b-7654c7b3afp_36ll44v.jpg


Vizyon 2030'un iddialı ekonomik hedeflerine ulaşmaya odaklanmış olan Suud yönetimi, ABD'nin Husilerin yeniden krallığı hedef alması riskini artıracak hareketlerden kaçınmasını arzu ediyor. Ancak Husilerin dünya ticaretini olumsuz etkileyen denizlerdeki saldırıları devam ederse Trump, Sana'daki fiili rejim üzerinde caydırıcılık kurma amacıyla Biden yönetiminin Yemen'deki bombalama kampanyasını uzatabilir. Trump ayrıca Husileri, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Yabancı Terör Örgütleri listesine tekrar koyabilir ki bu da Yemen'e insânî yardımı zorlaştıracaktır.

Körfez ülkeleri hiç şüphesiz Trump ve yakınındaki isimlerle özel ilişkilerini ve Washington'daki lobicilerini kullanarak ABD yönetimini etkileme çalışmalarına devam edecektir. Orta Doğu için net prensiplerin veya kapsamlı bir vizyonun yokluğunda, Trump muhtemelen bölgeye yine kendine özgü tarzıyla yaklaşacak ve Körfez'deki liderlerin, kararlarını kolayca anlama kapasitelerini zorlayacaktır.

Şayet Trump bölge ülkelerinin Washington'dan beklediği liderliği sağlayamaz, savaşları sona erdirecek barış merkezli güçlü ve kararlı bir ajanda takip edemezse yeniden Beyaz Saray'a dönüşü Arap ülkelerini ittifaklarını daha da çeşitlendirmeye ve Çin, Rusya ve hatta İran ile daha da derin bağlar kurmaya itebilir ki bu da ABD için farklı komplikasyonlara yol açacaktır.

  • Kasım'da neler oldu?
  • - İİT-Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi yapıldı
  • Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz'in talimatları doğrultusunda 11 Kasım 2023'te Riyad'da düzenlenen İİT-Arap Birliği Ortak Zirvesinin devamı niteliğindeki zirveye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Lübnan Başbakanı Necib Mikati ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani başta olmak üzere çok sayıda Arap ve Müslüman ülke lideri katıldı. Zirvede Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad da yer aldı.
  • Zirvenin sonuç bildirgesinde, BM Güvenlik Konseyi'ne (BMGK), Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanması için bağlayıcı bir karar alma çağrısı yapıldı.
  • - Katar arabuluculuk çalışmalarını askıya aldı
  • ABD'nin, Hamas Hareketi'nin başkent Doha'daki siyasi ofisini kapatması için Katar'a baskı yaptığına dair haberlerin ardından Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari dün, ülkesinin Hamas ile İsrail arasındaki arabuluculuk çabalarını 'geçici olarak' askıya aldığını açıkladı.
  • Ensari yaptığı açıklamada, Filistinli Hamas Hareketi'nin Doha'daki siyasi ofisinin kapatıldığına ve ülkesinin Gazze'de ateşkes arabuluculuğundan çekildiğine dair haberlerin 'gerçeği yansıtmadığını' söyledi.
  • Ensari, açıklamasında şunları söyledi:
  • 'Katar on gün önce, yapılan son müzakerelerde, bir anlaşma sağlanmaması halinde Hamas ve İsrail arasındaki arabuluculuk çabalarını geçici olarak askıya alacağını taraflara bildirmişti. Katar, savaşı ve Gazze Şeridi'ndeki ağır insânî koşullar nedeniyle sivillerin çektiği acıların hafifletilmesi için gereken ciddiyet gösterildiğinde ortaklarıyla birlikte arabuluculuk çabalarına yeniden başlayacaktır.'
  • Katar'ın arabuluculuğunun bir şantaj aracı olarak kullanılmasına asla izin vermeyeceğini vurgulayan Ensari, 'Varılan ilk ateşkes anlaşmasının çökmesinden ve aralarında kadınların ve çocukların da olduğu esir takasının yapılmasından bu yana özellikle arabuluculuk yoluyla üzerinde mutabık kalınan taahhütlerden vazgeçilmesi ve dar siyasi amaçlara hizmet etmek üzere savaşın sürdürülmesini meşrulaştırmak için müzakerelerin kullanılması gibi manipülasyonlara tanık olduk' ifadelerini kullandı.
  • - Katar Emiri Ankara'ya geldi
  • resized_ce975-4cc41b55aa202411143619283736192835cumhurbaskanc4b1_erdogan_katar_emc4b1rc4b1_al_sanc4b1yc4b1_resmc4b1_torenle_karsc4b1ladc4b1.jpg
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani'yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde resmî törenle karşıladı.
  • Erdoğan ve Al Sani, "Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite 10. Toplantısı"na başkanlık etti. Karşılamanın ardından Erdoğan ile Al Sani görüştü. Toplantıda Türkiye ile Katar arasında 8 yeni anlaşma imzalandı.
  • Şeyh Temim'in ziyareti, Doha'nın Hamas ve İsrail'e, 'istekli ve ciddi' olduklarını gösterene kadar Gazze'de ateşkese arabuluculuk etme çabalarını durduracağını söylemesinin ardından gerçekleşti.

Abone olmak için: www.birlikte.com.tr/gercek-hay...
 
Üst