Beşiktaş için test günüydü.. Şunun şurasında 3-5 günlük Solksjaer'e hesap sorulma olasılığı yoktu. Ancak Beşiktaşlı oyuncuları yakından görme şansı yakaladı Norveçli teknik adam. İspanyol rakibi ile arasındaki puan farkını kapatma, hatta 9-24 (play-off) sıralama arasına girmek için mucize gerekiyordu Beşiktaş'a. Ama iki kulübün geçmişi ve dünyaya bakış açıları aynı gibi. Mesela ikisi de direnişçilerin takımı. Sosyal olaylara karşı hemen duruş sergiliyor, yönetenler tarafından tepki bile alıyorlar ! Bolu faciası için maçın ilk 1 dakikasında sessiz kalan Beşiktaş taraftarı bu duruşun önemli örneklerinden birini de verdi dün gece... Athletic Bilbao (iki isim arasında de varmış) İspanya Ligi'nde, Real Madrid ve Barcelona'dan sonra küme düşmeyen 3. takım. Kuruluşu 1898. Sonuncusu 1983-84'te olmak üzere 8 lig şampiyonluğu da var. Son olarak 5 galibiyet 1 beraberlik ile ikinci sırada, yani ilk 8'i garantileyen ekiplerden biri. Hedef de belli final. Beşiktaş ise kötü yönetim, kötü transferlerden yeni bakış açısı ile kurtulmak istiyor. Bu sezon zor, ama Solksjaer'li anlayışı hep beraber izleyeceğiz, fikir alacağız. Belki gereksiz bilgi, ama Bilbao'nun sonundaki bao'nun anlamı "gemi direğini yalayan timsah nefesi" demekmiş. Ne de olsa Atlantik Okyanusu’na yakın. Beşiktaş'ın da denizle ilgisi düşünülürse, benzerliklere bir özellik daha eklenmiş olur. x x xİlk 3-5 dakika geçilirken İspanyolların hızlı organizasyonları gözümüzü korkutmadı değil. 'Tiki taka (zaten rafa kalktı)' olmasa bile çabuk paslaşmalar sarsıcıydı. Ama dikkat çeken şuydu; Beşiktaş da diriydi ve boş alan buluyordu. 16.dakikadaki Rashica golüne kadar en az 3 pozisyonu vardı Kartal'ın... Belli ki, yeni hoca kanı temizlemiş, yenilemişti. Mucci ve Rafa Silva'nın yanı sıra Rashica'nın da katılımıyla iyi bir hücum hattı ortaya çıktı. Nunez'in sarı kart tuzağına tecrübesine yakışmayacak şekilde düşen İmmobile de eşlik edebilse ya da hazır pozisyonları daha iyi değerlendirse farklı sonuç çıkabilirdi ilk yarıda. Gedson ile Al Musrati orta sahayı iyi parselliyordu. Svensson, İspanyolların yeni yıldızı Nico'yu bitirdi. O yüzden 35. dakikada sağ kanada kaçtı Nico. Ancak 45.dakikadaki gol ilk yarıyı enfes oynayan Beşiktaş'ın anlık hatasından kaynaklandı. Ofsayt gibi göründü, VAR'da Türk rüzgarı esmeyince herhalde göz yanılması diye düşündük. Buna rağmen gönlümüzde devrenin galibi Beşiktaş'tıİkinci yarı başında Beşiktaş fırtınası dinmedi. Hani İmmobile daha genç olsa (!) 50. dakikaya kadar skor ikili üçlü rakamlara kadar gelebilirdi. Hele Rafa Silva'nın karşı karşıya topu kaleciye nişanlaması, 53'te Rashica'nın kaleciyi de geçen topunun Nunez tarafından çizgiden çıkarılması şanssızlıktı, inanılır gibi değildi. Oysa 59. dakika Rashica ikinci golü ağlara yollarken, Kartal bu galibiyeti ve sevinci tamamen hak ediyordu. Çünkü diriydi ve sezon başından beri üzerine serili toprağı kaldırmıştı.Şov bununla da bitmedi tabii ki. Gecenin iki yıldızı Rashica ile Rafa Silva'nın işbirliği ile 3. gol de Rafa'dan geldi. Yalnız şunu söylemeden geçemeyeceğiz; futbolcuya benzediğini, ama hakkını vermediğini her seferinde vurguladığımız Mucci bu kez kılığına (!) uygun oynadı. Harika bir forvet oyuncusuydu ve galibiyette önemli bir rolü vardı. Semih her ne kadar eleştirilerimizin odak yerini oluştursa da penaltı pozisyonunda çok akıllıydı. Geç kalan VAR'ın kararıyla Mario inanılmaz skoru tabeleya astı. Sonuçta Avrupa Ligi'ndeki iki yenilgisizden biri olan ve İspanya Ligi'nde 11 maçtır yenilmeyen Bilbao'ya ağır bir tokat atan Kartal'ın dönüşü de muhteşem oldu. Solksjaer elbette iki günde takımı toparlamadı, ancak yönetimin nokta atışı yaptığı ve Norveçli hocanın havayı ılıman hale getirdiği kaçınılmaz bir gerçek. Beşiktaş'a dikkat etmeli artık.. Hem ülkemizde hem Avrupa'da...