18 Ocak 1976'da Kürtler, Ermeniler, Suriyeliler ve ağırlıklı olarak Filistinli mültecilerin yaşadığı Beyrut'un doğusundaki Karantina bölgesinde bulunan Müslüman bir gecekondu mahallesine Hristiyan Lübnan Cephesi milisleri ve Falanjist güçleri baskın düzenledi; evler havan toplarıyla bombalanırken saldırganlar ev ev dolaşarak kaçmaya çalışanları vurdu.
İç Savaş ateşi tutuşurken...
Karantina Katliamı, bir zamanlar Lübnan'daki farklı inançlar ve etnik kökenler arasında güç paylaşımını tesis eden Ulusal Pakt aracılığıyla çok etnikli yönetimin kırılmaya başladığı Lübnan İç Savaşı'nın (1975-1990) ilk ve en kanlı sahnelerinden biri olarak tarih kitaplarına yazıldı.
Karantina saldırıları, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) iki gün sonra, 20 Ocak'ta Damour'a bir misilleme saldırı başlatmasını tetikledi. FKÖ ve müttefik Lübnan güçlerine bağlı milisler, Hıristiyanların çoğunlukta olduğu Maruni kasabasına saldırarak 100 ile 500 kadar insanı öldürdü.
Filistin Kurtuluş Örgütü'nün serüveni
Ne yazık ki katliam, bölgedeki şiddetli çatışmaların ve kan dökülmesinin yalnızca başlangıcıydı. Cinayetlerden kısa bir süre sonra Hristiyan Lübnan güçleri, Beyrut'un kuzeydoğusunda 60 bin Filistinli mültecinin yaşadığı Tel el-Zaatar Mülteci Kampı'nı kuşattı. Ağustos ayına kadar süren ve yine bir katliamla sonuçlanan saldırılarda 2 bin kişinin öldürüldüğü tahmin ediliyor.
Acı hâlâ taze
Lübnan İç Savaşı, 15 yıldan fazla süren ve yaklaşık 150 bin kişinin öldürüldüğü ve 1 milyon kişinin yerinden edildiği acımasız, mezhepsel şiddet gösterisinin doruklarını yaşadığı jeopolitik açıdan karmaşık bir çatışmaydı. Çatışmaya Irak, ABD, Fransa, İtalya ve de 1982'de Lübnan'ı işgal eden İsrail gibi birçok ülke katılmıştı.
Lübnan İç Savaşı'nda yaşanan olaylar ve bunların ardındaki nedenler, bugüne kadar ülkeyi içeriden etkilemeye hâlâ devam ediyor.
İç Savaş ateşi tutuşurken...
- 'Karantina Katliamı' olarak tarihe geçen vahşi saldırılarda Hristiyan Lübnan güçlerinin kontrolü ele geçirmesiyle yaklaşık 1.500 sivil öldürüldü.
Karantina Katliamı, bir zamanlar Lübnan'daki farklı inançlar ve etnik kökenler arasında güç paylaşımını tesis eden Ulusal Pakt aracılığıyla çok etnikli yönetimin kırılmaya başladığı Lübnan İç Savaşı'nın (1975-1990) ilk ve en kanlı sahnelerinden biri olarak tarih kitaplarına yazıldı.
Karantina saldırıları, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) iki gün sonra, 20 Ocak'ta Damour'a bir misilleme saldırı başlatmasını tetikledi. FKÖ ve müttefik Lübnan güçlerine bağlı milisler, Hıristiyanların çoğunlukta olduğu Maruni kasabasına saldırarak 100 ile 500 kadar insanı öldürdü.
Filistin Kurtuluş Örgütü'nün serüveni
Ne yazık ki katliam, bölgedeki şiddetli çatışmaların ve kan dökülmesinin yalnızca başlangıcıydı. Cinayetlerden kısa bir süre sonra Hristiyan Lübnan güçleri, Beyrut'un kuzeydoğusunda 60 bin Filistinli mültecinin yaşadığı Tel el-Zaatar Mülteci Kampı'nı kuşattı. Ağustos ayına kadar süren ve yine bir katliamla sonuçlanan saldırılarda 2 bin kişinin öldürüldüğü tahmin ediliyor.
Acı hâlâ taze
Lübnan İç Savaşı, 15 yıldan fazla süren ve yaklaşık 150 bin kişinin öldürüldüğü ve 1 milyon kişinin yerinden edildiği acımasız, mezhepsel şiddet gösterisinin doruklarını yaşadığı jeopolitik açıdan karmaşık bir çatışmaydı. Çatışmaya Irak, ABD, Fransa, İtalya ve de 1982'de Lübnan'ı işgal eden İsrail gibi birçok ülke katılmıştı.
Lübnan İç Savaşı'nda yaşanan olaylar ve bunların ardındaki nedenler, bugüne kadar ülkeyi içeriden etkilemeye hâlâ devam ediyor.